29 Ağustos 2025 Cuma

 📖 Bir Kitabın Hatırası

Elimde 32 yıllık bir kitap var. Kapağı yıpranmış, sayfaları sararmış… ama benim için değeri, bugünkü en yeni kitaplardan bile çok daha fazla. Çünkü o kitap yalnızca bilgi değil; bir dönemin emeğini, sabrını, disiplinini ve hayallerini taşıyor.


Ben öğrenciyken kitaplara hiç karalama yapmazdım. Benden sonra başkaları da kullansın diye sayfaları tertemiz bırakırdım. İşaretli kitaplar elime geldiğinde bile geri çevirmezdim. Hepsini oturur, aynı renk kalemle tek tek işaretlerdim ki kimse “kopya çekmiş” sanmasın, emeğimi kendi gücümle bilgimle kazanayım. 

Şimdi dönüp baktığımda fark ediyorum: Bu aslında yalnızca bir çalışma alışkanlığı değilmiş. Adalet duygusunun, paylaşmanın ve sorumluluk hissetmenin, bizden sonra gelenleride aynı güçle güçlendirme isteğinin küçük bir yansımasıymış.

O kitap bana şunu hatırlatıyor: Bilgi geçer, sınavlar biter, yıllar akar… ama geriye dürüstlüğümüz, emeğimiz ve başkalarına gösterdiğimiz özen kalır. Ben bir yolda giderken hep diğerlerini de düşünmeyi onlarda bir fayda sağlamayı sevdim. 

Bugün bu sararmış sayfalara dokunurken gözlerim doluyor. Çünkü aslında bu kitap, benim gençliğimin, hayallerimin ve içtenliğimin sessiz bir şahidi.

Yüksek Kimyager 

FATMA HASKAN ARMAN


2 Kasım 2023 Perşembe

YILLAR GEÇTİ

 Şu an Kadıköy de bir kitap kafe de seni bekliyorum. 5 yıldır devam ettiğin gitar için sen derste ben kitapçının kafesinde önümde laptop yanımda kahve , spotify de Andrea Varizo "Autumn Intro "

Biraz rapor yazayım diye geldim ama nedense gözlüklerimi unuttuğumu çantamı açınca fark ettim. 

Ben yaşlanmışım oğlum, seninle koşarak Kadıköy Bahariye Süreyya Paşa operaya doğru koşmak, nefese nefese ben; gözlüklerini unutunca mutsuz olan ve suan bu yazıyı yazarken okuyamayan ben-imla ve karakter hataları gözlüksüz bir 47 yaş kadının görmediğinden kaynaklıdır.-

Yaşlandım ben ; seninle yukarı yürürken metrodan çıkıp yağmurda benim beyaz dünya şemsiyenin altına sığındık ama sen o kadar büyüdün ki senin boyuna yetişince ben ıslandım, ben ıslanmayayım deyince sen sığmadın. Sen hızla yürürken ben sana yetişmek için nefes nefese kaldım. 

Yaşlandım ben; yere eğilirken bazen hani o teyze dediğimiz kadınlar gibi eğiliyorum "ah uhh"  Geçen haftalarda İzmir de teyzeler  sabah ağrısız kalktığıma şaşırdılar . Demek ilerde sabah uyanınca ağrılarımda olacak. Masaj yaparsın artık, kendine masaj yaptırırdın ya bana.... 

Neden mi yazdım; Hatırlaman için yazdım . Metroda o güzel bakışın ; yağmurda ıslanmamız, Penguen (sen Panda desende) kitap evinde seni beklemem , rafta kitap seçip kitap bulmaca oynamamız hatıra kalsın dün gibi olsun sana .....


11 Şubat 2022 Cuma

Kabak Yemeği Sever misin?

Kabak yemeğini çok severim. 

Peki Sen hiç kabak yemeğini ağlayarak yedin mi? Bir yuvarlak masa etrafında 3 kisi için tabak koymuştum. Kabaklar aşırı muntazam küp küp kesilmiş , sarımsaklı ve dereotluydu. 

İsa’nın son yemeği gibi bir tablo vardı masada. Sessizce ağlayarak yedik o son yemeği. Kabak yemeğini ben çok severim ama daha önce böyle sever miydim, yoksa o gün tüm hücrelerime işlercesine yerken mi sevdim bilemiyorum. 


Bana artık eşyaları toplamalısın dediler. Gitmeden önce bu işi de halletmeliydim. Eşya nasıl toplanır? O esyalar ne yapılır veya bilmiyorum giden ardından toplanan neydi? 


Benden galiba doğumumu, bebekligimi, çocukluğumu ve gençliğimi toplamamı istiyorlardı. Peki nereye konulur bu benlik geçmişim. 


Belki beni Kuzen ile eve  yollarlarken bir toplama değilde bir vedalaşma yapmamı istiyorlardı. 

Şuan hiç hatırlamıyorum eşya topladım  mı dağıttım mı , ne yaptım? Tek hatırladığım o kabak yemeği. 


Dolabi açtım ve annemin son yaptığı kabak yemeğini gördüm. Ne olacaktı bu yemek? 

İşte o yemek icin sofrayı  kurduk ve oturduk ve ağlayarak yavaş  yavaş  yedik. 


O reklamlarda  gördüğünüz “anne eli değmiş“  yemeklerden ve benim için anne elinden son menümüzdü. Annemin elleriyle muntazam keserek hazırladığı bir yemek. Annemin bize bıraktığı bir kabak yemeğiydi. Bir not bile bırakamamıştı , bir veda , bir güzel söz ama bir yemek bırakmıştı dolaba. 

Yemeğimizi sessizce ağlayarak tüm  hucrelerimizle yedik . O günden tek hatırladığım bu. 

Bir de kapıdan çıkarken resmen biten bir çocukluk. Annen de öldüyse sen artık çocuk degilsindir . 

Nereden mi geldi aklıma ? Sadece 24 sene sonra akşam yemeğinde yedigim kabak yemeğinde çıktı mevzu karşıma…