Sabah tangur tungur sesler uykumu bölüyor , uyku mahmurluğu ile gerinirken, sıcacık yataktan asla çıkmayı düşünmüyordum. Gelen çayın kokusu , kızarmış ekmek kokusu bile bu sıcak yatağı ve ağır yorganı bana terk ettiremez derken bir ses....
“Camdan dışarı bakın”
Sıcak yataktan çıkmamız için yapılmış bir anne oyunudur. Kesinlikle inanmayız.
“Camdan dışarı bakın, kar yağmış “
Neee? Işık hızında çıkılır yataktan ve camdan dışarı bakılır.
Biz , günümüzün çocukları gibi “kar” denilince havaya değil, yerde ararız karı. Kar dediğin bilek boyunu geçmeli, okul günü ise diz boyunu geçmeli. Camdan tarama yapılıp kar yüksekliğine göre plan yapılır. Yağan kar ile yapılacaklar düşünülür.
Bugün kar boyu kızak zamanı. Birdenbire aklıma bir senaryo gelir. az önce duyduğum tangır tungurların soba kova değiştirme sesi olduğunu anlama eşliğinde gözümde canlanır. O kovanın kapının önüne çıkarıldığı, biraz soğuma sonrası evin önünde ki yokuş buzlanmasın, insanlar arabalar kaymasın diye çıkarılıp döküleceği. HAYIR OLAMAZ!
Işık hızı ile giyinme merasimi ve anneye yalvarma ritüeli ...
“ Lütfen anne dökme külü sokağa”
“ Lütfen anne biz önce kayalım sonra dökün”
“Lütfen anne....”
Hayır mahalle anneleri bildiğin örgüt. Biri döktüğü an, hep beraber ellerinde kovalarla buz üstünde gosteriye çıkıp , hepsi yokuşu griye, siyaha boyuyor. Korkuyorlar belki Ocaklardan gelen kamyonlar kayıp eve çarparsa, korkuyorlar camiden çıkan amcalar düşüp bir yerlerini kırar diye, korkuyorlar biz yaramazlar o yolu “kara buz” yapana kadar ne kavgalar ne yaralanmalar yaşarız diye.
Onlarda çocuk oldu , onlarında içi gidiyordur eminim. Koca koca kadınlar kızak kayarsa ayıp olur diye kovayı götürürken belki biraz kayarak yolun ortasına geleceklerdi.
Kahvaltıdan sonra kızak kayma izni ile de, ışık hızıyla kahvaltı yapılır ama gözler yokuşu takipte “ya başka bir anne ikna edilememiş ve kovayla çıkarsa “ endişesindeyizdir. Sobada , kovalarda küller dururken çılgınca eğlenmeye , ellerimizde kayma metalleri haftalardır parlatılarak karı bekleyen kızaklar kapılıp koşulurdu. Pardon pardon koşmazdık , kayardık veya düşerdik ve asla geri eve dönmezdik.
O kül sobadan çıktıysa muhakkak dökülecek bilirdik ama ne zaman? Biz kavga edersek , gürültü yapıp bir teyzenin kafası sişerse, bir anne çocuğu eve çağırır ve çocuk gelmezse veya akşam eve girme vaktinde veya kara buz olunca . Kurallar netti.
Sobanın külleri , hikayenin sonunda Pazaryeri’ nin o yokuşunda mutluluk seslerimizin beyazını griye boyardı. Anneler sobada kül bırakmadı.
Not:Yarın yağması için beklenen kar için hiç bir zaman hissedilemiyecek hislerin Istanbul trafiğinde yoğunlaşması
Not :Foto 2017 kışı, yokuş olmayan ve hiç sobanın külünü görmemiş sokağımız.
Sobanın kokusunu bile duydum okurken. Çok güzeldi...💐☃️🌨🛷
YanıtlaSilSizin şöminenin seside o mutluğu veriyor bana
SilBen de kaydim oynadım seninle, odanın içinde yanan odunun kokusu ile...
YanıtlaSilSelda bayrakdar ben, adimi yazmamış ...
SilKalemine sağlık
Gercekte gidip eğlenelim...
SilSoba sıcaklığı ve dışarıda yağan beyazligin sarhoşluğu burnumun direğini sızlattı, teşekkürler kuzeytan.
YanıtlaSilSobanın sıcaklığı ve dışarıda yağan beyazın sarhoşluğu, burun dirseğimi sızlattı. Teşekkürler kuzeytan.
YanıtlaSilBizim jenarasyonun çocukluğu.Ne güzel yaşamışız çocukluğumuzu,doya doya. Yazınızı okurken, çocukluğum geçti gözümün önünden... Bayır aşağı kızak kayıp, dereye düşüşlerimiz, ellerimizi hissetmez oluncaya kadar kar topu oynayışlarımız... Ne güzel yaşamışız bşz,iyi ki de yaşamışız... Kaleminize, yüreğinize sağlık...
YanıtlaSil